25 Aralık 2013 Çarşamba

Haftanın karikatürü :)


Kendini sevmek üzerine...

Kendini sevmek nedir, nasıl olur? Bize bunlar öğretilmedi.

Kendini sevmek denilince egoistlikle ya da bencillikle eşdeğer tutuldu. Kaçınılması gereken bir şeymiş gibi gösterildi. Ama bil ki aslında kendini sevmeyen adam bencildir, egoisttir!

Sana kendin dışında her şeyi sevmen söylendi. Aileni sev, ülkeni sev, işini sev! yanlış mı? tabiki değil! ama önce sen kendini bir sev Dost!

Karşındaki insandan sevgi bekledin. Hatta;
-ben seni seviyorum, o halde sen de beni seveceksin
dedin, şarta bağladın. hep tersten gittin!

Kendini sevemeyen kimseyi sevemez. Kendisini sevemeyen bir insanın aşkı bu haliyle yarım olur. (olmaz)

ama...

'ama' ların azaldığında, 'keşke'lerin 'iyi ki' lere dönüşmeye başladığında, bil ki iyi yoldasın :)

erdemler hakkında...

Bir erdeme sahip olan kişi bunu öylesine, her yerde, herkese karşı söylemez.
Ağzına sakız etmez.

Örneğin; dürüst olan insan ''Ben dürüstüm'' demez. Bunu vurgulamaz. Buna ihtiyacı yoktur. Bunu sürekli söyleyen bilin ki tam tersidir!

İkincisi; bilge kişi, her an bu erdemlerini sınayacak olayların, kişilerin karşısına çıkacağını bilir. ''Dürüstüm'' dediğinde bile aslında sahip olduğu erdemin daha yüksek, daha üst boyutta bir dürüstlüğün var olduğunu bilir.

Bu sebeple; kişi kendisine bu tarz yakıştırmalar yaparken farkında olmalıdır. Öyle bir şey olur ki tepetaklak oluveririz. Bir bakmışsınız o erdemden eser kalmaz.

12 Aralık 2013 Perşembe

7 Aralık 2013 Cumartesi

formül




cehalet + zihin (korku) = ilüzyon, sahte cennet
(b)ilim + kalp (sevgi) = gerçek (hakikat)
senin formülün hangisi? ;)

Çantadaki taşlar...

bir yolculuğa çıktığını hayal et. yolculuğun esnasında yerden çakıl taşlarını alıp sırt çantana attığını düşün.

Bu başlarda pek sorun yaratmaz, ama zaman geçtikçe, taşlar arttıkça sırt çantanda ağırlaşmaya başlar. Zorlanarak yürümeye devam edersin, şikayet edersin ama aklına bunun sırt çantandaki taşların sebep olduğu gelmez!

Her geçen an daha zor gelmeye başlar ve bir süre sonra dizlerinin üstüne çöküverirsin. O zaman bilinçsizce kendi kendine söylenirsin; hayat neden bu kadar zor? niye böyle oldu? artık yapamayacağım!!

Hayatta başımıza gelen her olay, her kişi aslında bir deneyim. Sana ağırlık olsun, sana eziyet versin diye gelmiyor. Tekamülün için geliyor. Ama sen bu yaşadıklarından ders alıp onları bırakmak yerine sırtında-zihninde- taşımaya devam ediyorsun! Affedemiyorsun!!

Affetmek demek zayıflık-acizlik demek değil, ''Sana bunu yapanı nasıl affedersin?'' diyen senin sesin değil. Bu Ego'nun sesi. Fark et!

Affetmek cesaret ister. Cesur insan affeder. Onun işi kendi iledir. Başkası ile değil. Bu yüzden affetmek bırakmak demek, yüklerinden kurtulmak demek!

Bunu kendin için yapmalısın. Kendine eziyet etme, affet ve bırak. Gitsin. Sen yoluna devam et Dost!

sirke testisi...







sirke testisinden bal sızmaz, senin içinde ne varsa dışına o vurur. öfke varsa kendine öfkelisin aslında! fark et ve dönüştür!

mutluluğun anahtarı






Gerektiğinde bırakmayı öğren. Mutluluğun anahtarı budur.

Her şikayet, istemediğiniz şeyi hayatınıza çeker!

Neyi durmadan çok söylerseniz zihninizde onu sabitlersiniz. Her şikayet, istemediğiniz şeyin afirmasyonudur.

Evrensel yasa, şikayetleri de emir gibi algılar ve size şikayet ettiğiniz şeyi fazlasıyla verir. Birilerinin sizi kızdırdığından şikayet edip o konuda hiçbir şey yapmıyorsanız, o kızgınlık duyduğunuz davranışı hayatınıza daha da çekersiniz. Ve her seferinde kendinizi kurban gibi hissedersiniz.

Hayatın size haksızlık yaptığına inanıyorsanız, daha fazla haksızlığa uğrarsınız.
Başkalarını suçlayıcı konuşmalar benzer suçlamaları sizin hayatınıza getirir.
Afirmasyonların gerçekleşmesini yavaşlatan en büyük engel bilinçaltı düşüncelerinizdir.

Ben bilincimde zengin olmayı hak ettiğime inanabilirim: bilgim, kültürüm, eğitimim yeterli olduğu için kendimi belli bir konuma çok layık görebilirim. Ama bilinçaltımda beş yaşındayken babamın iflası ve ailemizin çektiği acıların deneyimi olabilir.

Bilinçaltımdaki mesaj şu olabilir: ‘Zengin olursam bir gün çok beter durumlara düşebilirim. Tıpkı babam gibi.’ Bu beter durumdan ve acılardan kendimi korumak için zengin olabileceğim durumları bir şekilde sabote edebilirim.

Bilinçaltını yeniden programlamanın NLP gibi hızlı bir yolu var. NLP zihnin işleyiş mekanizmasını kavrayan ve formatlayan insanlar tarafından geliştirildi.

Alıntı

6 Aralık 2013 Cuma

Neden yalnız kalmaktan korkuyoruz?


neden yalnız kalmaktan korkuyoruz? neden hep yanımızda birileri olsun istiyoruz? aslında korktuğumuz şey kendimizle baş başa kalmak!

şehirler neden bu kadar gürültülü peki? belki de sen içindeki sesi duyma diye... her şey içindeki sesi bastırmak için planlanmış sanki.

o ses aslında sana söylüyor; ne yapman gerektiğini, senin aslında kim olduğunu söylüyor. sana özünü haykırıyor.

korkma artık, kaçma! dinle onu, dinle ki kendini bulasın...

5 Aralık 2013 Perşembe

virüs...




bilgisayarda virüs neyse zihinde vesvese odur.
İkisi de doğru düzgün çalışmaz!

sınırlı algınla ne kadar bilebilirsin?

balık, kaplumbağa ya sormuş; dışarısı nasıl? anlat bana.
kaplumbağa; denize hiç benzemez, toprak. ağaç, bir sürü şey var.
balık tatmin olmamış, daha fazla anlat, hepsini bilmek istiyorum!
kaplumbağa demiş; anlatsam da fayda etmez, kendin görmelisin!
...sana anlatılsa da, okusan da fark etmez. denizin içinde sadece denizin gerçekliğini bilirsin!
ama sen bir çık oradan, uyan! bak dışarıda senin bilmediğin, görmediğin neler var. sınırlı algınla neyi ne kadar bilebilirsin!

Aslında ne?

Çoğu kavramın gerçekten ne olduğu konusunda fikrimiz yok. Kavramları yüzeysel olarak algılıyoruz ve üzerinde düşünmüyoruz.

''Farkındalık'', ''An'da kalma'', ''Affetme'', ''Teslimiyet'', ''Kabulde kalma'' vb gibi kavramlar sadece bir kişisel gelişim tekniği gibi algılanıyor. İş popülerleştikçe sıradanlaşıyor. Oysa bunlar senin olmazsa olmazın!

İster evrene mesaj gönder, ister dua et. Arada fark yok. Ama sen dua etmek gerçekten ne demek önce onu bir düşün, tefekkür et!

Düşünmediğimiz için söz konusu şeyi yaşamamızda mümkün olmuyor. Kavramlar aslında o şeyi sadece işaret eder. Farkındalığın tanımını okuyup ''haa demek ki farkındalık buymuş, hadi yapayım'' demekle ''farkında'' olunmuyor!

Bunlar söz ile anlatılamaz, ancak yaşayarak bilirsin. Yani bunlar ''Hal'dir. gerisi hikaye. Tıpkı ''Aşk'' gibi. ancak onunda içi boşaltıldı. Arzu, beklenti, şehvet, 'Aşk' yapıldı. Gerçek 'Aşk'ı yaşayana selam olsun!

Herkes yüzeysellikten yakınıyor ama çok az insan gerçek manada kendini dönüştürmek için çaba sarf ediyor. Çevremizde hayatından memnun olmayan, ama bunu değiştirmek için hiç bir şey yapmayan bir sürü insan var. Herkes şikayet halinde. Kendince sorununu çözdüğünü zannedenler de mevcut, ama öyle değil. Hep diyorum ağrı kesici vermekle ancak ağrıyı bastırırsın. Sorun çözülmez!

Fark edin Dostlar, artık geçiştirmeyin. Hayatınız sizin elinizde. Siz isterseniz Cennet de olur Cehennemde...

kınadığın şey...

gün gelir, en çok burun kıvırdığın, eleştirdiğin, kızdığın, asla yapmam dediğin -kısacası korktuğun- durumlara, hallere düşersin, öyle kişilere benzersin!

fark et ve bitir, yapma dost!

hayatın kuralı, evrenin yasasıdır bu.
sana; ''madem eleştirdin bir de sen yaşa bakalım, seni de görelim'' der adeta!

istediğin kadar istemediklerini de çekersin, zihnin kirli olduğu için istemediklerini daha çok çekersin hatta!

kınadığın şey başına gelmeden ölmezsin. unutma!

teslimiyet...





(An'a) teslim olmadığın müddetçe kölesin! anladın;)

4 Aralık 2013 Çarşamba

sevmeyi seç!




Ego-nefs bilincinden çık, sevme bilincine-seviş haline geç!

Kavganın kazananı olmaz!

Ego her zaman seni-kendini-haklı çıkarmaya çalışır. Ama haklı ya da haksız olmanın önemi yok.

Çünkü kavganın kazananı olmaz! İncinen de inciten de kaybeder.

Fark et ve artık ilişkilerine bu çerçeveden bak!

Haftanın karikatürü :))


aşırılığı bırak!

aşırı çalışma, aşırı spor, aşırı yemek, aşırı eğlence, aşırı ilişki, aşırı vs vs..

tüm bu aşırılıklar bir şeylerden kaçtığımızın işaretidir. Sorunu görmezden gelmenin, korkuyu bastırma dürtüsünün dışa vurumudur. ve bunları yapmakla çözülmez.

fark et artık!

iyi düşün!

küçücük de olsa kötü -nasıl olsa bana zararı olmaz diye-düşünme. tüm bu kötü düşünceler kartopunun çığa dönüşmesi gibi zamanla birikir ve büyürler!
bir bakmışsın bunlar artık 'Sen' olmuş.
Bu yüzden 'hayatım niye kötü?' diye serzenişte bulunma. Tüm bunları yaratan sensin!

Gözyaşı...




gözyaşı insan külü... kül olacak ki insan yeniden doğsun!

Evren hızı sever ;)



Evren hızı sever. bir karar aldığınız vakit geciktirmeyin - zihne vesvese ve ego girmeden - uygulayın. Sonra yapmadığınız şeyler için pişman olursunuz!

Sorun - Çözüm




Sorunu, onu oluşturan bilinç seviyesiyle çözemezsin!!

Neden istediklerim olmuyor?

Neden istediklerim olmuyor? diyorsun.

Şunu düşün o zaman:

Aklından geçenler, kalbinden geçenler, ağzından çıkanlar ve eylemlerin.

Hepsi '1' olmak zorunda. Sen 1 olmadığın müddetçe 'Birlik' olmayacak. Eksik kalacaksın. Her şeyin yarım olacak.

Şimdi bir şey istediğinde tekrar düşün! Hangisi eksik, hangisi yarım, hangisi zıt?